Haruki Murakami - Tuhaf Kütüphane

Japon yazar Haruki Murakami’nin “Tuhaf Kütüphane” başlıklı kitabı fantastik ve biraz da korku/gerilim unsuzları içeren bir öyküdür. Herkes kütüphanelerin nasıl işlediğini bilir. Kullanıcılar kitap ödünç alır ya da kütüphane dışına çıkarılmayan kitapları da orada okur. Bu öyküdeki kütüphane ise bildiğimizden çok farklıdır. Zaten “tuhaf” kelimesi de olayı açıklıyor.

Kütüphaneler kitapları kullanıcılarına kitap ödünç veriyor, bilgi edinmelerini sağlıyor. Peki, karşılığında ne alıyorlar? Vereceğiniz cevap hiçbir şey olabilir. Ancak Haruki Murakami’nin Tuhaf Kütüphane romanındaki “tuhaf kütüphanede” durum öyle değil. Bu kütüphanenin kullanıcılarına verdiği kitap ve bilgi karşılığı aldığı çok şey var.

Öykü kısaca şöyle: Bir çocuk kütüphaneye gelir ve ödünç aldığı kitapları iade eder. Ardından bir konuda da kitap aradığını söyler. Görevli onu bodrum kata yönlendirir. İlk başta “tuhaf” gelen şey kütüphane değil küçük bir çocuğun merak saldığı konudur. Konu ise şöyle: “Osmanlı İmparatorluğu’nda vergi tahsil sistemi”. Pek de küçük bir çocuğun okuyacağı türden bir kitap değil.

Çocuk birkaç kitap arayayım derken kendini kütüphanenin altındaki gizemli labirentte, fantastik yaratıklarla birlikte ve hapsedilmiş bulur. Bu durum karşısında da şöyle der: “Yatağa oturup başımı ellerimin arasına aldım. Neden bunlar benim başıma gelmek zorundaydı ki? Oysa tek yaptığım, kitap ödünç almak için kütüphaneye gelmekti.” (s. 27)

Zaten ona okuması için istediği kitapları veren ve daha sonra da okuması için hapseden adamın amacı başkadır. Kütüphanenin derinliklerinde tanıştığı Koyun Adam ona olayın iç yüzünü açıklar:

"Baksana Koyun Adam” dedim. "Neden o yaşlı adam benim beynimi yemek istiyor ki?”
"Bilgiyle dolu beyin çok lezzetli olur çünkü. Yumuşacıktır. Aynı zamanda böyle topak topaktır.”
"Demek bu yüzden bir ay boyunca beynime bilgi yüklememi istiyor, sonrasında yemek için?”
"Tam da dediğin gibi.”
"Bu çok feci bir şey değil mi peki?” diye sordum. “Yani, beyni yenilecek kişi açısından?"
"Ama bu bütün kütüphanelerde yapılan bir şey. Hemen hemen tümünde yani.”
Bunu duyunca hayrete düştüm. ”Her kütüphanede yapılıyor muymuş?”
"Ee tabii, sadece bilgi sağlama yeri olsalardı, kütüphanelerin bundan ne kârı olurdu ki?”
"İyi de, testereyle baş kesip beyin yemek aşırıya kaçmak olmuyor mu?” (s. 27)

Kitap önerileri: En iyi fantastik kitaplar (25 fantastik roman serisi listesi)

Bir kitap okuyayım derken fantastik yaratıkların olduğu kütüphanenin derin labirentlerinde hapsedilen çocuk bir yandan ne yapacağını bilmez, bir yandan annesi ve kuşunu merak eder. Okuduktan sonra beynini yiyecek adam ise ona şöyle der:

"Seni rahatsız eden bir şey var mı?"
"Evet” diye yanıtladım. “Annem ve sığırcık kuşum iyiler mi acaba? Aklıma takılıyor da."
"Dünya bir şekilde dönmeye devam eder” dedi yaşlı adam, kaşlarını çatarak. "Herkes kendini düşünür ve yaşamaya devam eder. Annen de öyledir, sığırcık kuşun da. Dünya bir şekilde dönmeye devam eder." (s. 44)

Bu arada çocuğun tek çaresi vardır. Aldığı Osmanlıca kitapları okumak. Okurken de bu sihirli yerde kendini kitabın içinde, okuduğu kitabın ana karakteri olarak bulur.

“Bir Osmanlı Vergi Tahsildarının Güncesi adlı kitabı elime aldım, okumaya başladım. Bu, Osmanlıca yazılmış zor bir kitaptı. Ne var ki tuhaf bir şekilde hiç güçlük çekmeden okuyabiliyordum. Dahası, okuduğum her sayfayı, tek kelime bile eksik kalmayacak şekilde ezberlemiştim de. Sanki beynim birden, okuduğum her şeyi emip içine çekmeye başlamış gibiydi. Kitabın sayfalarını çevirirken, Türk vergi tahsildarı İbn Armut Hasir olmuştum, belimde eğri bir pala, İstanbul'da vergi toplamaya çıkmıştım. Meyve ve tavuk, sigara ve kahve kokuları sokağa ağır ağır akan bir nehir gibi yayılmıştı. Hurma ve mandalina satan seyyar satıcılar yol kenarında yüksek sesle bağırışıyorlardı. Hasir, sakin yapılı biriydi, üç karısı, altı çocuğu vardı. En az benim sığırcık kuşum kadar sevimli bir papağan besliyordu.” (s. 33-34)

Haruki Murakami
Tuhaf Kütüphane
Çev: Ali Volkan Erdemir
İllüstratör: Kat Menschik
Doğan Kitap
7. Baskı
İstanbul
2017
62 sayfa.
Next Post Previous Post
4 Comments
  • Ebemkuşağı
    Ebemkuşağı 26 Nisan 2018 10:43

    Tuhaf bir kitap. Emeğinize sağlık:)

    • Cavanşir Gadimov
      Cavanşir Gadimov 26 Nisan 2018 20:39

      Adından belli ediyor, teşekkürler...

  • kitapgüneşim
    kitapgüneşim 26 Nisan 2018 11:17

    Okumadıklarımdan ama Haruki Murakami kitaplarını seviyorum. Bunu da severim kesin :))

    • Cavanşir Gadimov
      Cavanşir Gadimov 26 Nisan 2018 20:42

      Benim ilk Murakami kitabım. Teşekkürler...

Add Comment
comment url

Benzer yayınlar