Bahtiyar Vahapzade - Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
Azerbaycan şairi Bahtiyar Vahapzade'nin (1925 - 2009) 3 perde, 12 sahnelik "Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)" isimli tiyatro oyunu, Göktürkler dönemini, bir Türk devletinin içindeki çekişmeleri, içten yıkılmasını, taht kavgasını anlatıyor.
Kitap incelemesi: Bahtiyar Vahapzade - Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
Oyun Kür-şad'ın Juan Juanlarla savaştan muzaffer dönmesi ile başlar. Kür-şad o yokken babası Çulu Hakan'ın aniden öldüğünü, amcası Kara Han'ın Hakan olduğunu ve Çin Hakanının kızı olan üvey annesi İçgen Hatun'un da amcası ile evlendiğin öğrenir. Aslında babası ölmemiştir. Babası öldürülmüştür. Vasiyeti olmadığı (sonrada öğreniyoruz İçgen Hatun saklamıştır) için de hakanlığa amcası getirilmiştir.
Göktürk hakanını zehirleyen Çin prensesinin burada ne işi var denilebilir. Hakan neden onunla evlenmiştir. Buna tiyatrodaki diyaloglarda Hakan'ın oğlu Kür-şad cevap veriyor.
"Kür-şad: Babamın, Çin Hakanı’nın kızıyla evlenmesinde siyasi bir maksat vardı. Sen de biliyorsun ki, babam hakan olduğunda, Çin, Ötüken’e sık sık baskın yapıyordu. Ülkeyi talan ediyordu. Babam memleketi bu beladan kurtarmak düşüncesiyle İçgen Hatun’la evlendi." (s. 6)
Bir zamanlar Çin'i yenen Göktürkler, şimdi ondan korunmak için böyle bir evliliğe başvurmuşlardı. Ancak beladan uzak durmaya çalışırken, belanın ta kendisini kendi yurtlarına getirmişlerdi. İçgen Hatun'dan sonra onun kardeşi de Türk yurdunu mesken tutar, dost gibi görünerek Göktürkler'in Çin'e yenilmesi için elinden geleni yapar. Bu arada tabii İçgen Hatun da fitne tohumları ekmeye devam eder, kardeşi kardeşe düşürür. Devletin iç işlerine burnunu sokar.
"İçgen Hakan: Hakanın olduğu yerde kimdir, necidir halk? Halkın vazifesi Hakanın dediğine boyun eğmektir. Sözün özü budur.
Kara Hakan: Senin dediğin sizin memlekette geçer. Bizde divan var; kurultay var!" (s. 11)
Hakan'ın zehirlenerek öldürülmesi, kardeşinin onun yerine geçmesi, oğullarının bir birine düşmesi, daha sonra taht kavgası ve Göktürk yurdunu Çin egemenliğine kadar uzanması ile devam ediyor oyun. Vahapzade Türk tarihinden bir olayı tiyatrolaştırırken, günümüzdeki Türk devletlerine de göndermede bulunuyor, eski bir Türk öğüdünü bir daha hatırlatıyor. "Ey Türk, senin gücün, birliğindedir!" Bildiğin gibi bu, atamız Mete'nin nasihatıdır" (s. 71)
Ana mesajı: Birlikten güç doğar...
Eser her ne kadar bir çok dramı, acıyı okura, izleyiciye sunsa da sonunda Türk devletlerinin birleşmesi ile bütün bu dram bir nebze mutlu bir sonla biter. Oyunun verdiği ana mesaj ise "Türkler birlik olursa, beraber olursa güçlü olur ve her türlü düşmana karşı koyabilir" şeklindedir. Nitekim oyunun sonunda Göktürkler, Kırgızlar ve Oğuz Türkleri ittifak anlaşması yapar, birine saldırı olması durumunda hepsinin karşılık vereceği kararlaştırılır. Tabii Göktürkler de Çin egemenliğine başkaldırır ve bağımsızlığını bir daha ilan eder.
Oyunda bir de iyilik ve kötülüğü temsil eden melek ve şeytan karakterini görüyoruz. Şeytan, bütün fitnenin başı olarak gösterilen Çin melikesi İçgen Hatun'u meslektaşım diye adlandırıyor. Ayrıca aklını çelmek istediği kardeşlerden Dulu Han'ı şu sözlerle kandırmaya çalışıyor.
"Şeytan: İhanet ve sadakat! Faydalı ve zararlı! Yalan ve gerçek... Bunların hepsi, insanların kendilerine göre uydurduğu şeylerdir. Senin için doğru olan bir şey, başkası için yanlış olabilir. Uzağa neden gidiyorsun? Amcam Kara Han, Kara Hakan olmak için, benim meslektaşım İçgen Hatun'la elele verip, öz kardeşini zehirlemedi mi? Bu, Meleğe göre ihanetse, bana göre sadakattir. O da mahluktur; ben de! neden onun arzusuna güzel, benimkisine "kötü" denilsin? Çulo Hakan'ın ölümü bu güzel meleğe göre (meleği gösterir.) çok kötü bir şeydir! Amma bu ölüm, Kara Han'a hayır getirdi. Hakan oldu." (s. 32-33)
Çulo Hakan'ın küçük oğlu Kür-şad daha çok hep doğruyu yapan, kahraman, töreye ve yöreye saygılı, hakkı olmasına rağmen hakanlığı ağabeyine bırakan bir karakter olarak tasvir ediliyor. Ağabeyi Dulu Han ise kolayca kandırılan, memleketinden çok taht için savaş verip sonunda hakanlık yerine Çin'in emri altına giren biri olarak yer alıyor. Tabii amca ile yeğenler, bunlara ek olarak Çin'in Göktürk hakanlığına annesi Çinli olan hakan oğlunu getirmek istemesi karşısında yine şeytan dile gelerek bu tahtın ne anlama geldiğini bize yalın bir dille anlatır.
"Şeytan: Bu taht, dünyanın en ahmak adamını, dünyanın en akıllı adamı haline getirir. Dünyanın en zayıf adamı bu tahta oturdu mu, dünyanın en kudretli adamı olur. Bu taht, dünyanın en sefil adamını, dünyanın en saygıdeğer insanı haline getirmek kudretine sahiptir. Bu taht, insanı o kadar yükseltir ki anlatamam. Sen burada oturduğun zaman, dün sana yukarıdan bakanlar bugün senin aşağında kalırlar. Aşağıdan yukarıya doğru bakarlar." (s. 33)
Son olarak eserin baş kahramanı Kür-şad'ın "Yalan söylüyorsam eğer, bu kılıç sineme gök girsin, kızıl çıksın." (s. 19) yemini dikkatimi çekerken, "Kendini günahkar ve suçlu sayanlar cezadan kaçarlar." (s. 55) sözü de düşündürüyor.
Bahtiyar Vahapzade
Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
Türkiye Türkçesine aktaran: Yavuz Bülent Bakiler
Kültür Bakanlığı Yayınları
Ankara
1998
88 sayfa.