Paulo Coelho - Casus
Brezilyalı yazar Paulo Coelho, “Casus” isimli romanında 1917 yılında Fransa’da casusluk suçlamasıyla idam edilen Mata Hari’nin hikâyesini gerçeğe sadık kalarak aktarmaya çalışıyor. Romanı da Mata Hari ile avukatı arasında geçen mektuplaşmalara dayanarak kurguluyor.
Roman, Mata Hari’nin idam edildiği gün ile başlıyor. Yetkililer onu hapishaneden alarak, idam edileceği yere getirir. Gözünü bağlayacakken, istemediğini söylüyor. Ölüm mangası önündeki dik duruşu dikkat çekiyor ve kurşuna diziliyor.
Paulo Coelho, Mata Hari’nin ölümünü anlattıktan sonra, onun hapishanedeyken avukatına yazdığı mektuplar aracılığıyla kendi anlatımından yaşamını aktarıyor okura. Gerçek ismi Margaretha Zelle olan Mata Hari, Hollanda’da doğar, burada okula gider ve bir subayla evlenerek kısa bir süre Endonezya’da yaşar. Ancak iyi gitmeyen evliliğinden sonra Hollanda’ya döner ve boşanarak Paris’e gider.
“Mutlu olayım diye ısrar etmiyordum; tek isteğim çok mutsuz olmamaktı.” (s. 44) diyen Mata Hari, Paris’te hayalini kurduğu şeylerin peşinden koşar. Tabii bunu yaparken de yalanlara başvurur, bazı durumlarda abartır ve hileden de kaçınmaz. En başta ismini değiştirir, yaşını küçük göstertir, kutsal Hint dansı diyerek sergilediği gösterileri ise tamamen uydurmadır.
Tabii bu danslar ona ün kazandırır, çok sevgilisi olur ve çok hareketli bir yaşam sürer. Ancak bir gün gençliğinin gideceğini, ününün kaybolacağının da farkındadır. Her ne kadar casuslukla suçlanıp idam edilse de asıl suçunun bu olmadığını söyler ve şöyle itiraf eder:
“İşlediğim suçlardan sıyrılmayı becerdim ki bu suçların en büyüğü erkek egemenliğindeki bir dünyada özgür ve bağımsız bir kadın olmaktı.” (s. 24)
Birçoklarına göre Mata Hari yanlış yerde ve yanlış zamanda yaşamış bir kadındır. Mesela Fransa’da yaptığı ve çıplaklık içeren danslarını, ülkesi Hollanda’da yapamazdı. Bir de eğer savaş yılları olmasaydı casus diye de kullanılmaya çalışılmaz ve haksız yere idam edilmezdi.
Önce Almanlar onu casus olarak kullanmak ister. Çünkü sevgilileri arasında eski bir Fransa savunma bakanı var ve çok geniş bir çevreye sahiptir. Bu teklif karşısında şöyle düşünür:
“Ya şimdi yapacaktım bunu ya da asla! O ana dek sürünerek geçirdiğim yaşamımdaki tek şansımdı bu; sürekli başkalarından yardım istemiş, çoğu zaman karşılığını seksle ödemiştim. Buna çoktan alışmıştım ama alışmak ayrı, halinden memnun olmak ayrı. Para bana yetmiyordu. Daha fazlasını istiyordum!” (s. 57)
Tabii bir yandan Almanlardan para alıp bu işi kabul etse de diğer yandan Fransızlara da bilgi verir. Öyle bir duruma düşer ki hiçbir taraf artık ona inanmaz. Sonuçta somut bir delil olmadan da idam edilir.
Avukatı Mata Hari’nin mektuplarına yazdığı cevapta aslında neden idam edildiğini açıklar. Savaş döneminde adaletin pek işlemediğini ve ölen genç askerlerden dikkatleri uzaklaştırmak, böyle ünlü birinin casuslukla suçlanması da çok ses getirdiği için mahkeme karşısına çıkarılmıştır. Kısacası bir günah keçisi ararlar. Daha başka sebepler ve ayrıntılar da var ancak avukatı olayı bir de şöyle anlatır:
“Suçunuz kadın olmak, hatta suçların en büyüğü, özgür olmak, insanların karşısında soyundunuz, ne büyük günah, en tehlikelisi de itibarlı erkeklerle ilişkiye girmek. Oysa böyle kişilerin itibarlarının ne pahasına olursa olsun korunması gerekiyor, sadece bu bile sizin Fransa'dan ve hatta dünyadan kovulmanıza yeter.” (s. 133)
Zaten Mata Hari de yaşadıklarının sebeplerinin en başta kadın olmasından kaynaklandığını söylemişti mektupta. Tanıştığı bir kadının bu konudaki sözlerini de Mata Hari şöyle aktarıyor:
“Kadın, ölmeden önce yaşamlarımızın en ince ayrıntısına kadar planlandığını söylemişti: doğmak, okula gitmek, koca bulmak için üniversiteye devam etmek, dünyanın en fena adamıyla olsa bile sırf kimsenin bizi istemediğine dair söylentiler çıkmasın diye evlenmek ve çocuk sahibi olmak, yaşlanmak, son demlerde kaldırıma bir sandalye koyup gelen geçeni seyretmek, hayatta her şeyi biliyormuş gibi davranmak ama yüreğinin, "Başka bir şey yapmayı deneyebilirdin," diyen sesini bir türlü susturamamak.” (s. 72)
MATA HARİ’DEN AŞK VE HAYAT İLE İLGİLİ İKİ ALINTI
“Aşk bir zehirdir. İnsan aşık olduğu anda hayatının dizginlerini kaptırır, varlığı tehdit altındadır artık; çünkü gönlü ve aklı bir başkasının olur.” (s. 60)
“Hayat bana neden bu kadar kısa zamanda bu kadar çok şey yaşattı, bilmiyorum. Zor anlara dayanıp dayanamayacağımı görmek için. Özümün sağlam olup olmadığını görmek için. Bana tecrübe kazandırmak için. Ama bunu başarmanın başka yolları, yöntemleri de var. Beni ruhumun karanlığında boğmasına, hiç kimsenin rehberliği olmaksızın kurtlar ve başka vahşi hayvanlarla dolu bu ormandan geçirmesine gerek yoktu.” (s. 87)
Paulo Coelho
Casus
Özgün adı: A Espia
Çev: Emrah İmre
Can Yayınları
İstanbul
2016
150 sayfa.
Paulo Coelho'nun yıllar önce okuduğum Simyacı adlı romanında kaldım ben. Başka bir kitabını okumadım henüz. Kitap tanıtım yazınız için teşekkürler.
Ben de yıllar sonra ilk defa elime aldım bu yazarı. Ancak Simyacı dışından bir de Beşinci Dağ'ı okumuştum.