Kitap yorumu: Agatha Christie - Örümcek Ağı


Agatha Christie için “Queen of Crime (Polisiye Edebiyatı Kraliçesi)” ifadesi kullanılıyor. Bunu zaten biliyor ve yazarın Poirot karakterini çocukluğumdan beri çok beğeniyorum. Buna rağmen bu kitabı okuyup olaylar karşısında şaşırdıkça ve yer yer gülüp hikâyedeki işlerin iyice karışması karşısında Agatha Christie’ye olan hayranlığımın bir daha boşuna olmadığını kendi kendime söyleyip durdum.


Agatha Christie - Örümcek Ağı kitap yorumu

Kitabı (192 sayfa) öğle elime almama rağmen akşama bitmişti. Hem elinizden bırakamıyorsunuz hem akıcı hem de üzülerek söyleyeyim çok çabuk bitiyor.

Örümcek Ağı’nı okurken bunda hep bir tiyatro oyunu havası var ya da bundan iyi tiyatro oyunu olur diye düşündüm. Okuyum bitirdikten sonra araştırdığımda bu kitabın aslında bir oyun olduğunu ve ilk defa 1954 yılında Londra’da sahnelendiğini öğrendim. Hatta Christie’nin en çok sahnelenen ikinci oyunudur. Buna rağmen yazım şekli bir tiyatro oyunu şeklinde değildir. Bir romandan farkı yoktur. Tek fark olayların geçtiği sadece bir mekan var.

Örümcek Ağı konusu

Eserin konusuna geçelim. Alıştığımız polisiye romanlarda bir cinayet işlenir, ortada bir ceset vardır ve detektif cinayeti kimin, neden ve nasıl işlediğini soruşturmaya başlar. Burada ise yine ortada bir ceset var. Ancak kimin işlediği biliniyor (!) ve karakterlerin belirli sebeplerden dolayı cesedi saklama çabalarını görüyoruz.

Oyunun ana karakterleri:

Henry ve Clarissa Hailsham-Brown
Henry’nin kızı Pippa
Sir Rowland Delahaye
Hugo Birch
Jerremy Warrender
Bayan Peake

Henry önemli bir mevkideki İngiliz dışişleri bürokratıdır. İkinci eşi ve birinci eşinden olan kızı Pippa ile yeni kiraladıkları bir evde yaşıyor. İkinci eşi Clarissa ise sık sık çevresindeki insanları işletmeyi seven, onlara şakalar yapmayı seven birisidir. Buna ilave olarak hayal gücü güçlü biridir. O kadar ki hayalinde canlandırdığı şeyler polisiye olayları aratmıyor.

"Örneğin kendi kendime şöyle diyorum: "Varsayalım ki bir sabah aşağıya, kütüphaneye indim ve bir ceset buldum, ne yaparım? Ya da varsayalım ki günün birinde bir kadın çıkagelip bana Henry'nin İstanbul'da gizlice evlendiğini ve kocamın iki eşli olduğunu söyledi, ne yaparım, ona ne derim? Ya da varsayalım ki içgüdülerimi izledim ve ünlü bir aktris oldum? Ya da varsayalım ki ülkeme ihanet etmekle Henry'nin gözlerimin önünde öldürülmesi arasında bir seçim yapmak zorunda kaldım? Ne kastettiğimi anlıyor musun?" Birden Jeremy'ye bakarak gülümsedi. "Ya da ..." Yeniden koltuğa oturdu. "Ya da varsayalım ki Jeremy'yle birlikte buradan kaçtım, sonrasında neler olabilir? " (s. 18)

İşte bu çok şakacı ve hayal gücü yüksek ev sahibesi varsayımlarında saydığı gibi evin en çok kullanılan odasında bir ceset bulur. İlk iş olarak polisi aramayı düşünür. Ancak hemen bu fikirden vazgeçer. Bunun için geçerli sebepleri var. Birincisi üvey kızını korumak, ikincisi ise hassas bir iş üzerinde olan bürokrat kocasını böyle bir skandaldan kurtarmaktır.

Polisi aramak yerine Bayan Clarissa Hailsham-Brown, az önce evinden çıkıp kulübe giden üç aile dostu ve arkadaşını arar. Bu kişiler Sir Rowland Delahaye, bir yargıç olan Hugo Birch ve genç Jerremy Warrender’dir. Cesetten kurtulmak için bir plan yapar ve bu üçlüden yardım ister. Amaç cesedin evde değil de başka bir yerde bulunmasıdır. Ancak cesedi daha evden çıkaramamışken kapı çalar ve cinayet işlendiği ihbarı aldıklarını söyleyen polisler girer eve. İşler bundan sonra daha da sarpa saracaktır.

Çünkü ilk önce polislere bir yalan söylerler. Polis yalanı yutmayınca bu sefer doğruyu söylemek zorunda kalırlar. Polis bu sefer bazı kısımları atlanmış gerçeğe de inanmaz. Bunun üzerine bir yalan daha uydururlar ve müfettiş kendi aklındaki gerçeklere uyduğu için bu yalanı doğru diye yutar. Ancak işler o kadar karışır ki olayların nasıl çözüleceğini okur merak etmeden edemez.

“Jeremy, "Evet, bence şimdi yapmamız gereken polise gidip, onlara gerçeği anlatmak," dedi.
Sir Rowland düşünceli düşünceli başını salladı. "Bunu yapmalı mıyız, hiç bilemiyorum," diye mırıldandı. "Sonuçta Clarissa onlara şimdiye kadar gerçek olduğunu söyleyip üç farklı öykü anlattı.” (s. 166)

Tabii giderek olayın daha da ilginçleşmesi, sırlar, gizemler derken usta yazar Agatha Christie okuru çok memnun eden bir sonla olayları bir bir çözüyor. Çünkü işin içinde birden fazla sır ve gizem vardır. Ana karakter Clarissa da olayları eve dönen kocasına şöyle özetler:

"Yaşamım boyunca başıma hiç bu derece heyecan verici ve ciddi bir şey gelmedi, bu gece ise yaşamadığım şey kalmadı. Cinayet, polis, uyuşturucu satıcıları, görünmeyen mürekkepler, gizli belgeler, hatta kasıtsız adam öldürmeden tutuklanıyordum bile. Bu arada neredeyse öldürülüyordum." Susup Henry'ye baktı. "Biliyor musun sevgilim, bu kadarı bir akşam için gerçekten çok fazla." (s. 191)

AGATHA CHRİSTİE VE EN ÜNLÜ ROMANI “ON KÜÇÜK ZENCİ”

Bu arada yazar eserinde kendi romanlarından birine gönderme yapıyor. “On Küçük Zenci” (daha sonra özellikle Amerikan baskılarında adı değiştirilerek “And Then There Were None” yapılmıştı. Türkiye baskısı da adı değiştirilerek artık "On Kişiydiler" başlığıyla basılıyor) yazarın en çok okunan ve en popüler eseridir. Bu kitapta da ona gönderme yapıyor ve karakterlerden biri oradaki olayları hatırlatıyor.

“Müfettiş başını salladı. "Hayır, Sir Rowland. Buna daha çok eleme diyebiliriz. Oliver Costello'nun ölmesini istemeniz için bir nedeniniz olabileceğini düşünmüyorum. Bu durumda geriye üç kişi kalıyor." Sir Rowland gülümseyerek, "Bu giderek değişik bir 'On Küçük Zenci' olup çıkıyor," dedi.” (s. 132)

Agatha Christie
Örümcek Ağı
Özgün adı: Spider's Web
Çev: Çiğdem Öztekin
Altın Kitaplar Yayınevi
İstanbul
2018
192 sayfa.

Next Post Previous Post
2 Comments
  • Tuğba
    Tuğba 16 Ekim 2018 11:12

    Agatha'dan sanıyorum 3/4 kitap okudum. Zeki kurgusu, akıcılığı, suçluyu bulma arzusu beni cezbediyor. Kitaplar elime geçtikçe yine okuyacağım. Keyifli okumalar. Yorum için teşekkürler. :)

    • Cavanşir Gadimov
      Cavanşir Gadimov 16 Ekim 2018 12:14

      Teşekkürler, iyi okumalar

Add Comment
comment url

Benzer yayınlar