Edgar Allan Poe - Çalınan Mektup (Babil Kitaplığı - 14)
Amerikalı yazar Edgar Allan Poe’nun beş hikâyesi yer alıyor bu kitapta. Jorge Luis Borges, hazırladığı Babil Kitaplığı’nın bu 14. kitabında Poe’dan en sevdiği beş hikâyeye yer vermiş. Biri polisiye konulu diğerleri ile Poe’nun bildiğimiz kâbus sözcüğüyle eşleşen hikâyeleridir.
Kitaptaki hikâyeler şöyle: Çalınan Mektup (The Purloined Letter)
Şişedeki Pusula (MS. Found in a Bottle)
M. Valdemar Olayındaki Gerçekler (The Facts in the Case of M. Valdemar)
Kalabalıkların Adamı (The Man of the Crowd)
Kuyu ve Sarkaç (The Pit and the Pendulum)
Borges kitaba yazdığı Önsöz’de Poe ile ilgili şunları söyler: “İki Kuzey Amerikalı yazar, Poe ve Walt Whitman olmadan günümüz yazın sanatı düşünülemez, ya da en azından şimdiki durumundan çok farklı biçimde tasarlanabilir. Walt Whitman, serbest ölçü, halk yığınlarının tutkusu ve gayretkeş çağımızdaki atılımların öncüsüdür. Poe'nun etkisi de Whitman'ınki kadar güçlü olup onunkinden çok daha çeşitlidir. Sanat kavramının tinsel bir beceri değil zekânın işleyişi olduğunu ilk kez Poe 1846 yılında yazdığı The Philosophy of Composition'da [Yazına Felsefesi] açık bir biçimde ifade etmiş ve bu düşünce Baudelaire, sembolizm ve Paul Valery'ye kadar uzanmıştır.”
Çalınan Mektup (The Purloined Letter): Çalınan Mektup, hem derlemeye ismi verilen hem de kitaptaki ilk hikâyedir. Auguste Dupin, Poe’nun polisiye hikâyelerinde gördüğümüz bir dedektif karakteridir. Bu hikâyeler aynı zamanda polisiye türünün ilk örneği olarak da kabul ediliyor.
Hikâyeyi okurken bana daha çok Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes romanlarını hatırlattı. Aslında Poe’nun bu polisiye hikâyeleri Doyle’dan çok önce yazdığını göz önüne alırsak, Holmes romanları Poe’un karakterine benziyor desek daha doğru olurdu.
Hikâyenin konusu kısaca şöyle; Anlatıcı, arkadaşı Dupin ile evinde oturuyor. Paris polis şefi Dupin’den aylardır çözemediği bir olay için yardım istemeye gelir. Olaya pek ilgi göstermeyen Dupin, polis şefini birkaç tavsiye vererek gönderir. Bir ay sonra yeniden başarısız ve hatta telsim olmuş halde Dupin’in evine gelen polis şefi, Dupin’in zekâsı ve yürüttüğü mantık sonucu olayı çözdüğünü görür. Birkaç Holmes romanı okuyanlar iki karakter arasındaki benzerlikleri hemen görecekler.
Kitaptaki diğer öyküler ise kâbus, korku ve ölüm sözcükleriyle eşleyen konuları işliyor ve okur Poe’nun bilinen tarzı ile karşı karşıyadır.
Şişedeki Pusula (MS. Found in a Bottle): Bu hikâye fantastik bir gemi ve deniz yolculuğunu anlatır. Anlatıcı gemilerinin yakalandığı fırtına sonrası, kendini gizemli bir gemide bulur.
M. Valdemar Olayındaki Gerçekler (The Facts in the Case of M. Valdemar): Bu hikâye ise başı bana bir bilim kurgu öyküsünü hatırlatır. Ancak devamında herkesin kâbusu olan ölüm konusuna döner. Peki, birisi hem ölmüş hem de ölmemişse ne olur? İşte bu hikâye de böyle bir konuyu işliyor.
Kuyu ve Sarkaç (The Pit and the Pendulum): Bu hikâye için Borges “korkunun aşamalı yüceltimi” ifadesini kullanır. Engizisyonun elinde hapis olan bir kişi ölüme mahkûm edilir. Ancak basit bir ölüm olmayacaktır onun idamı. Diri diri yakmak yerine her anı yükselen korku içinde ve işkencenin ötesinde yöntemlere başvurur Engizisyon rahipleri.
Edgar Allan Poe
Çalınan Mektup
Babil Kitaplığı - 14
Çev: Tomris Uyar ve Memet Fuat (Kuyu ve Sarkaç)
Önsözü çev: Mukadder Yaycıoğlu
Dost Kitabevi
Ankara
2000
109 sayfa.
Kitaptaki hikâyeler şöyle: Çalınan Mektup (The Purloined Letter)
Şişedeki Pusula (MS. Found in a Bottle)
M. Valdemar Olayındaki Gerçekler (The Facts in the Case of M. Valdemar)
Kalabalıkların Adamı (The Man of the Crowd)
Kuyu ve Sarkaç (The Pit and the Pendulum)
Borges kitaba yazdığı Önsöz’de Poe ile ilgili şunları söyler: “İki Kuzey Amerikalı yazar, Poe ve Walt Whitman olmadan günümüz yazın sanatı düşünülemez, ya da en azından şimdiki durumundan çok farklı biçimde tasarlanabilir. Walt Whitman, serbest ölçü, halk yığınlarının tutkusu ve gayretkeş çağımızdaki atılımların öncüsüdür. Poe'nun etkisi de Whitman'ınki kadar güçlü olup onunkinden çok daha çeşitlidir. Sanat kavramının tinsel bir beceri değil zekânın işleyişi olduğunu ilk kez Poe 1846 yılında yazdığı The Philosophy of Composition'da [Yazına Felsefesi] açık bir biçimde ifade etmiş ve bu düşünce Baudelaire, sembolizm ve Paul Valery'ye kadar uzanmıştır.”
Çalınan Mektup (The Purloined Letter): Çalınan Mektup, hem derlemeye ismi verilen hem de kitaptaki ilk hikâyedir. Auguste Dupin, Poe’nun polisiye hikâyelerinde gördüğümüz bir dedektif karakteridir. Bu hikâyeler aynı zamanda polisiye türünün ilk örneği olarak da kabul ediliyor.
Hikâyeyi okurken bana daha çok Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes romanlarını hatırlattı. Aslında Poe’nun bu polisiye hikâyeleri Doyle’dan çok önce yazdığını göz önüne alırsak, Holmes romanları Poe’un karakterine benziyor desek daha doğru olurdu.
Hikâyenin konusu kısaca şöyle; Anlatıcı, arkadaşı Dupin ile evinde oturuyor. Paris polis şefi Dupin’den aylardır çözemediği bir olay için yardım istemeye gelir. Olaya pek ilgi göstermeyen Dupin, polis şefini birkaç tavsiye vererek gönderir. Bir ay sonra yeniden başarısız ve hatta telsim olmuş halde Dupin’in evine gelen polis şefi, Dupin’in zekâsı ve yürüttüğü mantık sonucu olayı çözdüğünü görür. Birkaç Holmes romanı okuyanlar iki karakter arasındaki benzerlikleri hemen görecekler.
Kitaptaki diğer öyküler ise kâbus, korku ve ölüm sözcükleriyle eşleyen konuları işliyor ve okur Poe’nun bilinen tarzı ile karşı karşıyadır.
Şişedeki Pusula (MS. Found in a Bottle): Bu hikâye fantastik bir gemi ve deniz yolculuğunu anlatır. Anlatıcı gemilerinin yakalandığı fırtına sonrası, kendini gizemli bir gemide bulur.
“Gemi ve içindekiler, tepeden tırnağa Antik Çağ ruhuyla dolu. Mürettebat, gömülmüş yüzyılların hortlakları gibi salınıp duruyor ortalıkta; gözlerinde bir canlılık ve telaş okunuyor; hele savaş fenerlerinin çiğ ışıltısında parmakları yolumu kesince daha önce hiç bilmediğim bir duyguya kapılıyorum, eski zaman kalıntılarıyla ömrüm boyu uğraşmayı iş edinsem de; Baalbek'in, Tadmor'un ve Persepolis'in yıkık sütunlarının gölgelerini ruhum bir yıkıntıya dönene kadar solusam da.”
M. Valdemar Olayındaki Gerçekler (The Facts in the Case of M. Valdemar): Bu hikâye ise başı bana bir bilim kurgu öyküsünü hatırlatır. Ancak devamında herkesin kâbusu olan ölüm konusuna döner. Peki, birisi hem ölmüş hem de ölmemişse ne olur? İşte bu hikâye de böyle bir konuyu işliyor.
''M. Valdemar, şu andaki duygularınızı ya da dileklerinizi bize iletebilir misiniz?''
Yanaklardaki yuvarlak kızartılar birden geri döndü; dil titredi, daha doğrusu ağızda sertçe çevrildi (oysa çene kemikleri ve dudaklar eskisi kadar kıpırtısızdı) ve sonunda daha önce sözünü ettiğim o iğrenç ses yükseldi:
''Tanrı aşkına! -çabuk olun! çabuk!- uyutun beni -ya da uyandırın- uyandırın beni! -çabuk ölüyüm, diyorum size!''
Kuyu ve Sarkaç (The Pit and the Pendulum): Bu hikâye için Borges “korkunun aşamalı yüceltimi” ifadesini kullanır. Engizisyonun elinde hapis olan bir kişi ölüme mahkûm edilir. Ancak basit bir ölüm olmayacaktır onun idamı. Diri diri yakmak yerine her anı yükselen korku içinde ve işkencenin ötesinde yöntemlere başvurur Engizisyon rahipleri.
“Gözlerim sarkacın uzaklaşıp yükselişini, artık canımı yakmayan bir umutsuzlukla izliyor, inişinin başlamasıyla birlikte kasılıp yumuluyorlardı; oysa ölüm bir kurtuluştu, ah, sözle anlatılamayacak bir kurtuluş! Gene de bu keskin, parlak baltanın azıcık daha alçalınca göğsümü yarıp geçeceğini düşünmek bütün sinirlerimi geriyor, beni tir tir titretiyordu. Umut neden oluyordu buna, sinirlerim onun yüzünden geriliyordu - ben onun yüzünden büzülüyordum. Umut - her türlü işkencenin üstünde, ötesinde olan umut - engizisyon zindanlarında ölümü bekleyenlerin kulağına bile kurtuluşu fısıldayan umut!”
Edgar Allan Poe
Çalınan Mektup
Babil Kitaplığı - 14
Çev: Tomris Uyar ve Memet Fuat (Kuyu ve Sarkaç)
Önsözü çev: Mukadder Yaycıoğlu
Dost Kitabevi
Ankara
2000
109 sayfa.
Kitap blogları süper, çok severim:)
Ben de beklerim bloguma, sevgiler :)
Teşekkür ederim.
Poe hiç okumadım ama biraz iç karartıcı geldi bana, siz nasıl buluyorsunuz?
Poe demek zaten iç karartıcı öyküler demektir. Ünü de buradan geliyor zaten.
poe nerdeyse bütün hikayelerini okudum. var ya kalın cilt, oğlak yayınları idi galiba, ingilizceden de okudum, morg sokağının filmini de izledim, şu pendulum olan öykü ilginç gelir bana hep :) poe kadar önemli bir de lovecraft var yaa, iyi ki bu ikisi çıkmış da biraz gizem karanlık gelmiş edebiyata :)
Poe'nun tek romanı olan Gordon Pym'i de davsiye ederim. "lovecraft"i bilmiyorum ama mutlacak bakacağım. Poe'nun bütün hikayelerini okuyacağım.
Ben bu yazarı hiç duymadım. Listeme alayım. Beğenirsem tüm kitaplarını alırım. Teşekkürler.
İlk önce yazarın tamamlanan tek romanı ile başlatın: Nantucketlı Arthur Gordon Pym'in Öyküsü. İyi okumalar.