Kitap yorumu: Alex Haley - Malcolm X (Otobiyografi)
Yirmi yılı aşkın bir süre önce Malcolm X (1992) isimli bir film izlemiştim. İşte, o zaman böyle bir Amerikalı siyahi bir liderin kim olduğunu, nasıl yaşadığını, kendilerine İslam Milleti ismini veren bir örgüte katılmasını, ardından gerçek İslam’la tanışması ve tabii en sonunda da 40 yaşında öldürülmesini öğrenmiştim bu otobiyografik filmden. O zamandan bu yana da Malcolm X’in yaşamı ilgi uyandırıyordu. Malcolm X’in hayatını anlatan böyle bir otobiyografik kitap olduğunu ise birkaç yıl önce görmüş ve mutlaka okuyacaklarım arasına almıştım. İşte, sonunda okudum ve bitti.
Gazeteci ve yazar Alex Haley’in kaleme aldığı, Malcolm X’in kendisinin anlattığı otobiyografisi ile ilgili görüşlerimi ve incelememi bu yazıda paylaşacağım.
Alex Haley - Malcolm X (Otobiyografi) kitap yorumu ve özeti
“Malcolm X” başlıklı bu kitap bir otobiyografi. Amerikanın gelmiş geçmiş en ünlü siyahi liderlerinden biri olan Malcolm X, kendi hayatını gazeteci Alex Haley’e anlatır. Amaç kendi yaşamını kitaplaştırmak. Sonuçta başarılı olur ve bu kitap Malcolm X 1965 yılında öldürüldükten sonra basılır.
Kitap Malcolm X’in çocukluğundan ölümüne kadarki dönemi kapsıyor. Alex Haley ise yaklaşık 100 sayfalık Önsöz’de bu kitabın nasıl yazıldığını, Malcolm X’in son günleri ve ölümünden hemen sonra yaşananları ve defnedilmesini anlatıyor. Aslında şimdiye kadar okuduğum en uzun önsöz diyebilirim. 600 sayfalık kitabın 100 sayfası Alex Haley’in önsözü ve bu da aslında Malcolm X ile ilgili çok önemli bilgiler aktarıyor okura.
Bu yazıya devam etmeden önce kısaca bir soruya cevap verelim.
Malcolm X kimdir?
Malcolm X, asıl adı Malcolm Little olan, 1925 yılında doğmuş ve 1965 yılında suikast sonucu öldürülmüş Amerikalı siyahi bir aktivistidir. Malcolm X, özellikle 1960'ların başında ABD'de siyahların eşit haklar ve adalet için mücadele ettiği dönemde önemli bir figür haline gelmişti.
Genç yaşta suç işleyerek cezaevine girmiş ve cezaevindeyken İslam’a ilgi duymaya başlamıştı. 1952 yılında cezaevinden çıkan Malcolm X, siyahi bir hareket olan Nation of Islam’ın (Türkçeye İslam Ulusu, İslam Milleti, İslam Ümmeti ya da İslam Cemaati olarak farklı şekillerden çevriliyor) bir üyesi olmuştu. Bu örgüt, siyahların üstün bir ırk olduğunu savunuyor ve siyah topluluğunun ekonomik ve sosyal bağımsızlığını destekliyordu.
Malcolm X, bu hareketin en etkili konuşmacılarından biri haline geldi. "X" soyadını, kölelik dönemine dayanan "Little" soyadının yerine orijinal Afrika soyadını temsil etmek için seçti. O dönemde beyazların siyah topluluğa yönelik ırkçı saldırılarının arttığı bir dönemde Malcolm X, siyahların kendini savunma hakkını savunarak sıklıkla medyada yer aldı.
Malcolm X, 1964 yılında İslam Milleti’den ayrıldı ve Mekke’yi ziyaret etti. Burada El-Hacc Malik El-Şahbaz adını aldı. Bu ziyaretten sonra ılımlı ve entegrasyoncu görüşlere sahip olan İslam'ın geleneksel versiyonunu benimsemeye başladı. Bu dönemde, Beyazlarla siyahlar arasında işbirliği yapmanın önemini vurgulayan bir yaklaşım benimsedi.
Malcolm X, 1965 yılında New York'taki bir toplantı sırasında suikasta uğrayarak öldürüldü. Ölümü, hem siyah hem de beyaz toplulukta büyük yankı uyandırdı. “Alex Haley - Malcolm X (Otobiyografi)” adlı otobiyografisi, onun düşünce sistemini ve hayat hikayesini anlatan önemli bir eser olarak kabul edilir.
Alex Haley’in yazdığı Malcolm X (Otobiyografi) Önsöz’ünden notlar
Alex Haley, Malcolm X ile nasıl tanıştığını ve nasıl onun otobiyografisini yazmaya başladığını söyleyerek bağlıyor Önsöz’e. Ardından Malcolm X ile nasıl arkadaş olduklarını, otobiyografinin nasıl şekillendiğini anlatıyor. Tabii bu arada Malcolm X’in yaşamı da değişir. Daha önce üyesi olduğu ve ölümüne savunduğu İslam Cemaati (Nation of Islam) örgütü ile arası açılır. Kendi örgütünü kurar ve Mısır, Suudi Arabistan ile bir dizi Müslüman ve Afrika ülkesini ziyaret eder ve Mekke’ye hac ziyaretinde bulunur. Bu da Malcolm X’de köklü değişiklere yol açar.
Haley ise bir buluşmalarında bir kağıda İslam Cemaati ve lideri Elijah Muhammed’i kastederek şunları yazdığını söylüyor:
“O beni elimden tutup kaldırıncaya kadar yokuş aşağı yuvarlanıyordum, ama düşündükçe anlıyorum ki biz birbirimizi ayağa kaldırdık.” (Alex Haley, Önsöz, s. 36)
Alex Haley’in Önsöz’ünden dikkatimi çeken önemli alıntılar:
“Malcolm X, kendisi Müslüman olduğu sıralarda yaklaşık olarak 400 civarında üyesi bulunan İslam Cemaati'nin üye sayısını 40.000'e kadar yükselttiğini söyledi. "Ben bu teşkilata girdiğim zaman teşkilatın bütün ülke çapındaki sayısının 400'den fazla olduğunu hiç sanmıyorum, hiç ama hiç. Onların da çoğu ihtiyar kimselerdi ve hiçbirisi de Sayın Muhammed'in adını bile doğru dürüst söyleyecek durumda değillerdi, zaten kendisi de çoğu zaman geri planda kalıyordu." (Alex Haley, Önsöz, s. 41)
“Biliyor musun," diye söze başladı bir gün, "bu ülkede benim bayağı etkili birisi haline gelişimin nedeni, benim bu ülkenin zayıf taraflarını iyi biliyor olmamdır. Bir başka nedeni de şu ki, beyaz adam benim söylediklerime havladıkça, meselenin can damarına el attığımı daha iyi anlıyorum.” (Alex Haley, Önsöz, s. 47)
“Malcolm X Meteliksiz Öldü" başlıklı bir manşet atmıştı Amsterdam News; gazetenin bu manşeti Harlemlilerin çoğunu son derece şaşırtan bir haber oldu. Malcolm X'in Siyah Müslüman hatiplerden olmaya karar verdiği o günlerde, görevini yaparken bir lokma bir hırkaya razı olacağına ve bundan başka hiçbir talepte bulunmayacağına dair kendi kendine yemin etmiş olduğunu, bunun sonucu olarak da tam on iki yıl boyunca maaş namına beş kuruş bile almaksızın bu görevini yerine getirmiş olduğunu pek az kişi hatırlayabiliyordu galiba. (Ben Malcolm X'in Siyah Müslümanlar'da çalışırken seyahat masrafları dışındaki giderleri ve ev geçimini temini için kendisine haftada 175 dolar kadar bir para verildiğini bir yerlerde okumuştum.) "Malcolm X hiçbir sigortası, hiçbir birikmiş parası, hiçbir gelir kaynağı olmayan dört kız çocuğu ile hamile bir zevce bırakarak gitti," deniliyordu Amsterdam News'teki yazıda.” (Alex Haley, Önsöz, s. 86-87)
Malcolm X’in Otobiyografisi
Malcolm X’in otobiyografisi çocukluğunu anlatmakla başlıyor. Nasıl bir ailede büyüdüğünü anlatıyor. Babası ile ilgili şu anlattıkları ise belki de daha sonraları bir siyahi aktivist olmasından önemli bir yere sahip olacaktı. İşte, babası ile ilgili anlattığı çok çarpıcı bir alıntı:
“Altı erkek kardeşinden dördünün beyazların işkenceleri sonucu öldüğünü görmüştü onun gözleri. Öldürülen kardeşlerinden üçü vurularak öldürülmüş, ötekisi de beyazlar tarafından linç edilmişti. Tabii ki babam o zamanlar, kendi de dahil olmak üzere kalan üç kardeşten, sadece Jim Amca'mın yatağında eceliyle öleceğini nereden bilebilirdi. Hayatta kalan üç kardeşten Oscar Amcam da daha sonra Kuzey'in polisleri tarafından vurularak öldürüldü. Aynı şekilde, babam da en sonunda beyazların ellerinde can vermekten kurtaramadı kendisini.” (s.102)
Babasının ölümünden sonra ailesi parçalanır. Annesinin deli olduğunu ilan ederek çocukları ellerinden alırlar ve farklı aileler ve evlerde devlet gözetiminde yaşar. Şöyle anlatıyor:
“Lansing'den McCleelan adında bir yargıç bana ve bütün kardeşlerime veli tayin edildi. Mahkeme kararına göre bizler artık 'devlet çocuğu' idik. O bakımdan yargıç McCleelan da artık bizim üzerimizde tam yetki sahibiydi. Bir Zencinin çocuklarının başına dikilmiş bir beyaz! Nedir bu, yasal ve çağdaş bir kölelikten başka bir şey midir? Ama kitabına uydurulmuş ve iyi niyetli bir kölelik tabii.” (s. 127)
Çocukluğu ile ilgili anlattıklarından en çok dikkatimi çeken şey, okulda öğretmenine bir avukat olmak istediğini söylemesi var. Öğretmeni ise onu bir marangoz olmak için ikna etmeye çalışır. Çünkü avukatlık bir siyahi için kabul edilmez bir meslek o zaman. Üniversite okumaları bile çok büyük bir sorun. Ama çok kolaylıkla bir marangoz olabilir. İşte, çocukluğuna yön veren olaylardan biri.
Malcolm biraz büyüyünce kendisini farklı bir dünyada bulur. Her türlü suçun işlendiği, içki, uyuşturucu bağımlısı olduğu, soygunculuk yaptığı bir hayatın içinde. Beyaz bir kız arkadaşı bile olur. Hem de evli bir kız arkadaş. Bu kısımları çok detaylı anlatıyor. Nasıl dans partilerine katıldığını, kendi deyimince nasıl dümenler çevirdiğini ve sair. Sonuçta ise kendisini hapiste bulur.
Malcolm X, eşi, çocukları ve yakın arkadaşı ünlü boksör Muhammed Ali. |
Hapis ve İslam Cemaati ile tanışması
“Başımızdan geçen her olayın kişiliğimizin oluşmasında az çok etkisi vardır. Geçirdiğimiz her tecrübe, kişilik dediğimiz o bileşimin bir unsurudur.” (s. 303) diyen Malcolm X için hapis hayatının dönüm noktası olur. Hapiste kardeşi aracılığıyla İslam Cemaati ile tanışır. Yavaş yavaş İslamla ilgili şeyler öğrenir. Hapis bir anlamda Malcolm X için bir okul görevi görür. Burada çok okur, çok şey öğrenir. Hayatının geri kalanında büyük bir hatip olarak kitlelere seslenmesinin temelleri işte burada atılır. Hapishanedeki bir anısını ise şöyle anlatıyor:
“Benim domuzeti yememeye dikkat göstermeme özellikle beyaz mahkumların çok hayret ettiğini görmek de beni daha bir memnun ediyordu. Sonraları Müslümanlıkla ilgili şeyler okuyup İslam dinini öğrenmeye başlayınca anladım ki meğer ben o zamanlar cahili bir dönemde bilmeden İslami bir kurala uyuyormuşum. Hem böylece, İslam düşüncesindeki "siz Allah'a doğru bir adım atarsanız, Allah da size doğru iki adım atar," gerçeğini kendi hayatımda ilk olarak yaşamış da oluyordum böylece.” (s. 312)
Malcolm X, kitapta İslam Cemaati (Nation of İslam ya da İslam Milleti) olarak geçen harekete katılmasının ve onun lider Elijah Muhammed’in kendisini çok değiştirdiğini anlatıyor. Burada bir parantez açarak bu hareket ya da örgütün nasıl olduğuna değinelim.
Nation of Islam (İslam Milleti) nedir?
Nation of Islam (İslam Milleti, kitapta İslam Cemaati olarak çevrilmiş adı), Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkan bir siyahi hareketidir. 1930'lu yıllarda Detroit, Michigan'da kurulan bu hareket, siyah Amerikalıların toplumsal ve dini özgürlüklerini savunmayı amaçlayan bir örgüttür. Ancak, "Nation of Islam" adına rağmen, hareketin İslam'ın geleneksel versiyonundan farklı ve bağımsız bir inanç sistemi olduğunu belirtmek önemlidir. Birçok yönü ile gerçek İslam’la bir ilgisi olmayan yeni bir din gibi ortaya çıkmıştı.
Nation of Islam, siyah üstünlüğünü ve beyazların şeytani olduğuna inanılan ırkçı bir öğretiyi benimsemişti. Bu öğretiye göre, siyah insanlar Allah'ın orijinal seçilmiş halkıdır ve beyaz insanlar, "kötü bilimler" tarafından yaratılan aşağılık bir ırktır. Nation of Islam, lideri Elijah Muhammad önderliğinde büyümüş ve özellikle 1960'ların başında Malcolm X gibi önemli figürlerle daha geniş kitlelere ulaşmıştı. Malcolm X, bu örgütün en etkili konuşmacılarından biri olmuş, ancak sonradan ayrılarak gerçek İslam’ı benimsemiştir.
Hareket, 1970'lerde Elijah Muhammad'ün ölümünün ardından liderlik krizleri yaşamış ve örgüt içindeki görüş ayrılıkları nedeniyle bölünmüştür. Bu bölünme sonucunda, bir kısım üyeler daha geleneksel İslam inançlarına ve pratiğine yönelmiş, diğerleri ise Nation of Islam'in ırkçı öğretilerini sürdürmüştü.
Malcolm X, İslam Milleti hareketini nasıl anlatıyor?
Nation of Islam (İslam Milleti ya da İslam Cemaati) nasıl bir hareket ve örgüttü? Malcolm X ilk üye olduğu yıllarda bu hareketten nasıl etkilendiğini anlatıyor. Otobiyografisinde yer alan bazı kısımlar bu hareketin nasıl olduğunu ortaya koyuyor. Birkaç alıntıya bakalım.
“Hristiyanlığa inanan Zencilerde gördüğüm davranışlar nerde, Müslümanların birbirlerine davranışları nerde; gerek aile olarak, gerekse birey olarak. Erkekler sanki dilsizdi ve giyinişlerindeki o ne zevkti. Kadınlar ta topuklara inen giysilere bürünmüş, boyanmak diye birşey arama, başları eşarplarla muntazam olarak örtülmüş. Sonra o pırlanta gibi çocukların takındığı terbiyeyi göreceksiniz, yalnızca büyüklere karşı değil, yaşıtlarına karşı da öyleydiler.” (s. 359)
“Evlisiyle, bekarıyla birlikte Müslüman kız kardeşlerimize aşılanmış olan onur ve saygının zerresini göremezsiniz öteki siyahların kadınlarında. Bu durum, o zamandan beri mükemmel bir şey olarak görünmüştür bana. Birbirimizle selamlaşmalarımız bir kadirbilirlik, karşılıklı bir saygı belgitiydi: 'Kardeşim . . . ', 'Bacım . . . ', 'Hanımefendi . . . ', 'Efendim'. Çocuklar bile kendi aralarında konuşurlarken bu hitapları kullanıyorlardı. Ne güzeldi!” (s. 360)
“Elijah Muhamnıed'e katılmaya karar vermemiş olmalarına karşın beni dinlemeye gelmelerinin nedeni de buydu zaten. İslam Cemaati'nde zinanın her türlüsü kesinlikle yasaktı. Azına çoğuna bakılmaksızın necis domuz eti yenmez, murdar et yenmez, sağlığa zararlı yiyecekler ağıza konmazdı. Tütün kullanmak, alkol almak, uyuşturucu maddelerden kullanmak da öyle. Elijah Muhammed'e bağlanmış hiçbir Müslüman dans edemez, kumar oynayamaz, kapatma tutamaz, sinemalara gidemez, sporla ilgilenemez, ya da işini bırakıp uzun süre tatile çıkamaz. Ayrıca sağlık için zorunlu olandan daha fazla da uyuyamaz Müslümanlar. Aile içerisinde tartışmalara yer verilmez, kabalığa yer verilemez, özellikle kadınlara karşı sert davranılamaz, buna izin verilmemiştir. Yalan söylemek ya da hırsızlık etmek, yasaktır, devlet güçlerine başkaldırmak yoktur. (Dinsel bir zorunluluk baş gösterirse durum değişir kuşkusuz.)
Bizim ahlaki yasalarımız, İslam'ın Nimetleri örgütünce belirlenir. Bu örgüt, her bakımdan ehliyetli, kendini inancına adamış ve eğitimden geçmiş kişilerce kurulmuştur. Kuralları çiğnemenin cezası topluluktan bir süre uzaklaştırmaktır kişiyi, ya da değişik aşamalarda Elijah Muhammed tarafından topluluktan iyice soyutlanır, daha ağır suçlar içinse kişiler büsbütün çıkarılır topluluktan; 'sizi ebediyyen kurtarabilecek tek varlık olan bu topluluktan.'” (s. 392)
İslam Milleti'nin bir toplantısı |
Bahsettiğimiz gibi her ne kadar adı İslam Milleti olsa da bu örgüt ya da hareketin gerçek İslam’la adı dışında bir ortak yönü yoktu. Bir kere liderleri Elijah’a Allah’ın elçisi diyorlardı. İslam’da son elçi ve peygamber ise Hz. Muhammed’dir (sav). Onun dışında bu örgünün inançları İslam’la Hristiyanlığın bir karışımı. Liderleri Elijah sahneye çıkarken bir elinde İncil tutuyor, diğer elinde ise Kur’an. İnandıkları şeylerin bazıları da İslam’da yok ya da İslam’a göre asla kabul edilemeyecek şeyler.
Mesela, Elijah’ın birden fazla sekreteriyle birlikte olduğu ve hatta onlardan çocukları olduğu haberi duyulunca Malcolm X, liderlerinin yaptığı bu yanlışlara bir kılıf aramaya başlar. Hatta bu kılıfı da kutsal kitaplar İncil ve Kur’an’da arar. Bununla ilgili şu yanlış bilgileri aktarır ki kitabın çevirmeni bu söylediklerinin İslam’la bir alakası olmadığını da belirtmek zorunda kalmış:
“İncil'i ve Kur'an'ı gözden geçirdik, örneğin, Davut'un dev adam Calüt'u öldürmesi gibi övgüye değer bir olgu bir yandan dururken, Batsheba'yla zina yapmasının tarih kefesinde hiç mi hiç ağırlığı yoktu. Lüt'u anarken de gene, halkı Sodom ve Gomore felaketinden kurtarışı gelir akla, yoksa kendi akrabalarıyla yaptığı zinalar değil. Ya da, Nuh dendiğinde bizde çağrışan şey onun sarhoşluğu değil, yapmış olduğu gemiyle halkını tufandan korumuş olmasıdır. Musa'dan söz açılınca da, İbranileri tutsaklıktan kurtarması gelir aklımıza ilk kez, yoksa, Habeşistanlı kadınlarla olan ilişkileri değil*. İleri sürdüğüm tüm bu durumlarda görülüyor ki, olumlu yanlar, olumsuz yanlara hep baskın çıkmaktadır.” (*Bütün bu yorumların yanlış bilgilerden ve İslami müesseseleri tanımamaktan meydana geldiğine, tahrif edilmiş Kitab-ı Mukaddes'in etkisinde kalınarak konuşulduğuna dikkat çekeriz. (Çev.) (s. 492)
Malcolm X, üyesi olduğu örgütün aslında İslam’la bir alakasının olmadığını İslam ülkelerine ve Mekke’ye yaptığı ziyarette anlar. Şöyle bir itirafı da var:
“Mihmandarım bana namaz kılmasını öğretmek istediğini anlatmaya çalışıyordu el hareketleriyle. Düşünebiliyor musunuz Elijah Muhammed'in İslam Cemaati'nde bir önder, Müslüman bir vekil olarak görev yapıyorsunuz da, namaz kılmasını bile bilmiyorsunuz.” (s. 529)
Mekke’de Kral Faysal tarafından da kabul edilir Malcolm X. Siyahi bir Amerikalının Müslüman olması ve Mekke’ye hacca gelmesi birçoklarının ilgisini çeker. Kral Faysal ise Malcolm X’e İslam Milleti örgütü ile ilgili kendi görüşünü söyler:
“Kral Faysal, Mısırlı yazarların Amerika'daki 'Siyah Müslümanlar' konusunda yazdıkları herşeyi okumuştu. "Bu yazarların yazdığı şeyler doğruysa, 'Siyah Müslümanlar'ın İslam diye sarıldıkları şey, dalaletin ta kendisidir," dedi Kral Faysal.” (s. 554)
İslam Cemaati’nin Malcol X ile hızlı büyümesi
Malcolm X, üye olduğu harekete binlerce kişi kazandırdığını söylüyor. Buna yukarıdaki bir alıntıda yer vermiştim. Peki, bunu nasıl başarıyor? Bununla ilgili kendisi ile Elijah Muhammed arasında geçen bir diyaloğu şöyle anlatıyor.
“Konuşma arasında bir fırsatını bulup, Detroit'teki Bir Numaralı Mabed'de kaç Müslümanın toplanabileceğini umduğunu sordum Elijah Muhammed'e.
Dedi ki, "Binlercesinin."
"Evet, Efendim," dedim ben de. "Efendim, binlercesini toplayabilmenin yolu nedir sizce? "
"Gençleri boş bırakmamak gerek" dedi. "Onları bir kez elde ettiniz mi, arlanıp yaşlılar da gelecektir arkalarından."
Bu öneriyi yerli yerince uygulayabilmeyi kafama koydum.” (s. 364)
Bir de nasıl örgüte üye bulmak için “avlanmaya” çıktıklarını da anlatıyor: “Elijah Muhammed'e bağlı olan mabedlerin hemen hepsinin de ya kuruluşunda ya da örgütleşme aşamasında benim emeğim geçmiştir. Tüm bu mabedlerde görev yapmakta olan vekil kardeşlerimizle tek tek selamlaşırken 'avlanma'ya çıktığımız demler ya da siyahların kalabalık olduğu yerlerde kapı kapı dolaştığımız zamanlar bir bir canlanıyordu gözlerimin önünde. Evlerin küçük odalarında bazı zamanlar yedi kişiyi aşmayan bir grupla yaptığımız sayısız toplantı bir türlü silinmiyordu belleğimden. Adım adım ilerleyen çalışmalar, bir mabed kurabilmek için gösterdiğimiz çabalar!” (s. 427)
Malcolm X kafasına koyduğu şeyi başarıyor. İslam Cemaati örgütünün üye sayısı hızla büyür. Ne kadar büyüdükleri ile ilgili kitaptan aşağıdaki ilgimi çeken alıntıları aldım:
“Kitle toplantılarımızın sağladığı başarı umulanın çok üstündeydi. Detroit'teki çalışkan Bir Numaralı Mabedimiz, Elijah Muhammed'i dinlemek için tam on otomobillik bir kervan göndermişti.” (s. 424)
“Bunlardan başka, yüzlerce Müslüman ve meraklı Zenciler de kendi arabalarına atlayıp katılıyorlardı kalabalığa. Elijah Muhammed de Chicago'dan kendi özel uçağıyla geliyordu.” (s. 425)
“Amerika, böylesine büyüleyici bir siyah mitingi görmemişti! Elijah Muhammed'in sesini duyabilmek için, ben diyeyim on bin siz deyin daha fazla siyah, önceden kiraladığımız New York St. Nicholas Stadı, Chicago Kapalı Spor Sarayı, Washington Uline Stadı gibi büyük salonlara, geniş yerlere akın ediyor, özel arabalarıyla, bulabildikleri vasıtalarla küme küme geliyorlardı.” (s. 425)
“Toplantılarımıza sonradan katılan yüzlerce kişiyi oturtacak yer bulamıyorduk. Salonun dışarısına hoparlörler koymamız gerekiyordu. Kafalarında çeşitli soru işaretleri bulunan büyük bir siyah kitle, oldukça gergin bir havada, heyecandan heyecana sürükleniyorlardı. Toplantı salonunun yöresinde, salonu fırdolayı kuşatan üç dört sıra halinde, düzenli bir şekilde bekleşen İslam'ın Nimetleri örgütünün üyeleri, ellerindeki telsizleriyle sürekli haberleşiyorlardı. Salonların tam girişindeki odalarda, gene İslam'ın Nimetleri örgütünün üyeleriyle, beyaz örtülere bürünmüş Müslüman kızlar, içeriye girmek isteyen her kadının, erkeğin ve çocuğun üstünü çok titiz bir şekilde arıyorlardı. İçeriye, içki, uyuşturucu madde gibi şeylerin ve Elijah Muhammed'e karşı girişilebilecek herhangi bir suikastte kullanılabilecek yaralayıcı şeylerin alınmamasına dikkat ediliyordu daha çok. Elijah Muhammed, birisi tarafından yaralanmaktan falan ölümüne korkuyordu ve bunun önüne geçebilmek için de çok titiz bir şekilde arama yapılmasını istiyordu. Bunun nedenini, bugün daha iyi anlıyorum.” (s. 425)
“Elijah Muhammed'in daha önceden bana söylemiş olduğu birçok şeyin gerçek anlamını ilk kez anlıyordum : ikiyüzlülerin başlattığı koğuşturmalar sonucu, bir kurbanlık gibi kentten kente dolaşıp durduğu günlerde, Allah ona, birgün gelip öğretiyi dinlemek üzere kitlelerin akın akın gelmeye başlıyacağını bildirmiş, bu sahneyi açıkça göstermişti. Beyazların zindanlarına kapatılıp yıllarca çürütüldüğü o dönemlerde de aynı görüntülerin ikide bir gözleri önüne gerildiğini söylüyordu Elijah Muhammed.” (s. 428)
“Sahnenin gerisindeki daracık aralıktan ortaya doğru gelmeye başlıyordu Elijah Muhammed. Eskiden bizim küçük mescidlerimize de böyle bir merasimle girerdi. Tüm bakışlar, İslam'ın efendi, uysal, kahverengi-derili Kuzusu olarak saygı duyduğumuz bu zata çevriliyordu. İri gövdeli, birbirine sıkıca kenetlenmiş, geniş adımlarla yürüyen İslam'ın Nimetleri örgütünün üyelerince etrafı iyice kuşatılmış olurdu. Elinde Kutsal İncil ve Kur'an-ı Kerim bulunurdu. Başındaki küçük, yuvarlak taç üzerinde, lslam'ın bayrağını simgeleyen güneş, ay ve yıldızların altın işlemesi vardı. Müslümanlar hayranlıklarını açığa vurmaktan kendilerini alamazlar, çığlıklarıyla karşılarlardı kendisini. "Uysal Kuzu!" , "Es-Selamü Aleyküm! " , "Hamd Yalnız Allah'adır! "” (s. 430)
İslam Milleti, bir örgütlenme olarak kendi gazetesini çıkarır, kendi okullarını ve üniversitesini açar ve hatta kendi yaşam alanlarını inşa etmeye bile başlar. Bir anlamda Amerika’da siyahilere özel bir yaşam aşanı ve hayat tarzı kurmaya başlar ve birçok anlamda başarılı olur. Tabii bunun için de para gerekiyor ki toplantıların en önemli amacı da gelenlerden para toplamak.
“Sonunda kürsüye çıkıp dikilirdim ve. İslam'ın Nimetleri örgütünün üyeleri, para toplamak için kullandığımız yağlı kağıtlardan yapılmış kovaları alarak sıra sıra dolaşmaya başladıklarında dinleyicileri susturmaya çalışırdım ellerimi sallayarak.” (s. 435)
“Beyazlar Elijah Muhammed'i desteklemek için can atacaklardır elbet. Çünkü, Elijah Muhammed onların desteklerine bir kez güvenmeye başlarsa, kendisine öğütlerde bulunmaya başlayacaktır beyazlar. Siyah kardeşlerim ve bacılarım! Bütün siyahlara açık olan bu toplantıları düzenleyebilmesi ve size gerçekleri anlatabilmesi için Elijah Muhammed'e gerekli olan tek şey sizin yardımlarınızdır, yalnızca siyahların parasıdır. Sizden pürsiyah destek isteyişimizin nedeni budur işte!” (s. 436)
Açtıkları okul, üniversite ve milyonlarca dolara mal olacak site kurmak için para toplama ile ilgili Malcolm X şunları anlatıyor. Yani bir anlamda 400 kişilik bir cemaat, milyonlarca dolarlık bir serveti yöneten örgüte dönüşür.
“1961 yılında cemaatımız, büyük ilerlemeler kaydetti, Muhammed Diyor ki adlı yayın organımızın arka sayfasını boydan boya kaplayan bir proje yayınlanmıştı; Chicago'da kurulması düşünülen ve 20 milyon dolara çıkacak olan İslam Sitesi'nin projesiydi bu. Site'nin kurulabilmesi için her Müslüman karınca kararınca hesaba, yardımda bulunmaktan geri durmuyordu. Site'nin bünyesinde güzel bir mescid, okul, kütüphane, hastahane ve siyahların şanlı tarihlerini tanıtacak olan belgelerin sergileneceği· bir de müze bulunacaktı. O sıralarda Elijah Muhammed Müslüman ülkeleri ziyarete gitmişti, dönüşünde de mabedlerimize bundan böyle 'mescid' adını vermemizi buyurmuştu.” (s. 444)
“Detroit'teki, Chicago'daki okul çağına gelmiş Müslüman çocukları, kurmuş olduğumuz İslam Üniversiteleri'ne gidiyorlardı. Chicago'da bir lise, Detroit'teyse bir ortaokul vardı. Daha çocuk yuvalarına verildikleri günlerden itibaren siyahların şanlı tarihlerini öğrenmeye başlıyorlar, üçüncü sınıftan itibaren de siyahların asıl anadilini, Arapça'yı öğrenmeye başlıyorlardı.” (s. 445)
İslam Milleti nasıl ve kim tarafında kuruldu?
Nation of Islam (İslam Milleti ya da İslam Cemaati) o kadar gizemli bir şekilde ortaya çıkar ki günümüzde bile bu örgütü kimin kurduğu, kurduğu söylenen kişinin aslında kim olduğu ve daha sonra gizemli bir şekilde nasıl bir anda ortadan kaybolduğu bilinmez. Malcolm X de bu örgütü kuran kişi ve nasıl kurduğu ile ilgili bildiklerini anlatıyor.
“Söylediklerini dinlemeye açık olan Zenciler arasında toplantılar düzenlemeye, yoksul yuvaları ziyaret etmeye başlıyor artık. Bu bilinmez adam ayrıca Kur'an ve Kutsal Kitap okutmaya başlıyor. Öğrencileri arasında Elijah Poole de vardır.
Adam, adının W D. Fard olduğunu söylüyor. Arabistanlı Peygamber Muhammed İbn Abdullah'ın kabilesi olan Kureyş'te doğduğunu belirtiyor. İpek ve kumaş satıcısı W D. Fard, Kutsal Kitap'ı Hristiyan terbiyesi almış herhangi bir Zenciden çok daha iyi biliyormuş.
W D. Fard, aslında Tanrı'nın gerçek adının Allah olduğunu, O'nun gerçek dininin İslam olduğunu, bu dine inananların da gerçek adlarının Müslüman olduğunu öğretiyor.” (s. 374)
“Siyah halklar, yani Tanrı'nın gözde çocukları, Tanrının kendisiydiler zaten, böyle diyordu Üstad Fard. Ve sonra diyordu ki, tüm bu tanrılar arasında birisi vardır, ötekiler gibi bu da insan türündendi, ama bu Tanrılar Tanrısıydı: Yüce, Yüceler Yücesi, Hak Teala, ilimde ve kudrette en yüce ve O'nun özel adı da Allah'tı.
Üstad Fard 1931 yılında toplayabildiği bir avuç öğrencisine, bütün dinlerde, Son Gün gelip çattıkça, ya da Ahir Zaman eriştikte Tanrı'nın geleceğine inanıldığım öğretiyordu. Gelecekti Tanrı, yeniden can vermek için Yitik Koyunlara, ayırmak için onları tüm düşmanlarından, ve katmak için onları kendi türlerine. Üstad Fard'ın dediklerine göre, Peygamberlik, bu Yitik Koyunların Bulucusu'na verilmişti, ya da Koruyucusu'na. Bir İnsan Oğlu olarak, ya da Bireydeki Tanrı, ya da Canverici, ya da Satınalıcı, ya da Mesih olarak, ama adı ne olursa olsun, Doğu'da şimşek gibi çakıp Batı'da görünecek birisiydi bu.
Yahudilerin Mesih deyip bağlandıkları, Hristiyanların İsa deyip bağlandıkları, Müslümanların Mehdi diye bağlandıkları Birisi'ydi bu.” (s. 375)
Malcolm X ile Elijah Muhammed’in arasının açılması ve örgütten ayrılması
Malcolm X, bir süre sonra yaptığı açıklamalar, konuşmalar ve sert çıkışlarla o kadar ünlü olur ki üyesi olduğu örgütün de ötesine geçer. Tabii bu durum liderleri Elijah Muhammed’i de rahatsız ediyor ama hiç belli etmiyor. Malcolm X ise ona körü körüne bağlı. Bunu şu sözleri daha iyi anlatıyor:
“Elijah Muhammed, kendisini ziyaret etmek için Chicago'ya ya da Phoenix'e her gidişimde, yaptıklarımı beğendiğini ve bana güveninin giderek arttığını belirttikçe daha çok şevkleniyordum.
Mekke-i Mükerreme'ye Umre Haccı için gittiği zaman da, İslam Cemaati'nin tüm işlerini benim üzerime bırakmıştı. Elijah Muhammed'e karşı öylesine sarsılmaz bir inancım vardı ki, kendisine yöneltilecek bir kurşunun önüne seve seve atabilirdim kendimi.” (s. 476)
Elijah Muhammed ve Malcolm X |
“Allah'ın Elçisi'ydi karşımdaki. Bir zamanlar murdar kirli bir hükümlüden başka-birşey değildim ben, öylesine kötüydüm ki öteki hükümlüler iblis lakabını takmışlardı bana. İşte bu zat kurtarmıştı beni eski durumumdan. Bana herşeyi öğreten; bana, kendi etindenmişim, kendi kanındanmışım gibi davranan birisiydi bu zat. Sahip olduğum kanatları bana takan da oydu.” (s. 493)
Ancak sonra bu görüşlerinde keskin bir dönüş olduğunu görüyoruz. Özellikle Elijah’ın farklı kadınlarla olan ilişkisi ortaya çıktıktan sonra. Bundan sonra ikisinin arası açılır. Örgütten atılır. Hatta bundan dolayı Malcolm X’i Elijah ya da örgütünün öldürdüğü de ileri sürülüyor.
“Ama dikkat edilmişse, 1963 yılında falan, giderek azaltıyordum dini konulara değinmeyi. Bu dönemlerde Müslümanlara daha çok sosyal kuramlar, politik düşünceler öğretmeye çalışıyor, son olaylar üzerinde yorumlar yapıyordum. Ahlak konusunu bütünüyle silmiştim kafamdan.
Bunun asıl nedeniyse, güvenimin iyice sarsılmış olmasıydı; anlatılması zordur bu işin. Çünkü sonunda anlamıştım ki Müslümanları yoldan çıkaran, Elijah Muhammed'in kendisiydi bizzat.” (s. 487)
“Elijah Muhammed'in eski sekreterlerinden üçünü arayıp buldum ve bir görüşme yaptım onlarla. Serencamlarını ve çocuklarının babasının kim olduğunu kendi ağızlarından dinledim. Ve gene kendi ağızlarından Elijah Muhammed'in onlara zaman zaman, şimdiye değin birlikte çalıştığı vekilleri içerisinde en gözde, en değerli vekilinin ben olduğumu, ama birgün gelip kendisini terk edeceğimi, aleyhinde çalışmaya başlayacağımı, bu nedenle de 'tehlikeli' birisi olduğumu söylediğini öğrendim. Böylece, Elijah Muhammed'in yüzüme karşı beni överken arkamdan durmaksızın beni kötülediğini eski sekreterlerinden üçünü dinledikten sonra öğrenmiş oluyordum.” (s. 491)
“Elijah Muhammed'in yaptığı tüm bu şeylerin, erdeminden ileriye geldiğine kandırmaya çalışıyordum kendimi. Çünkü gerçekten inanıyordum ki, Elijah Muhammed Tanrı değilse bile, Tanrı'dan hiç de aşağı kalmayan birisi gibi birşeydi.
Elijah Muhammed, yaptıklarını, bir insanlık zaafı olarak ya ela keramete ermişliğin belgiti olarak görmek yerine -kaldı ki, Müslümanların hepsi de bunu anlayacak, en azından olduğu gibi kabullenecek düzeydeydi-, evet, böyle davranmak yerine, onları örtbas etmeye çabalıyordu, güvenimi asıl sarsan şey de buydu zaten. Oysa ben bunu saklayamazdım, görmezlikten gelemezdim ki; aka ak, karaya kara. İlk kopuşum böyle başladı.” (s. 502)
Malcolm X’in otobiyografisi birçok açıdan ilginç. Birincisi ABD’de Malcolm X’in yaşadığı dönemde siyahi insanların hakları ve durumlarını anlamak açısından. İkincisi yine siyahi insanların İslam Milleti adlı ve Müslümanlıkla bir bağı olmayan bir örgüt kurması, büyümesi ve gelişmesi de ilgi çeken başka bir konu. Tüm bunlara ek olarak bir siyahi ABD vatandaşının uyuşturucu, suç, hırsızlık, fuhuş gibi bir bataklıktan hapishaneye düşmesi buradan bir örgütün eline geçmesi ve ardından da gerçek İslam’la tanışması ve Mekke’yi ziyaret etmesi okumaya değer bir otobiyografi ortaya koyuyor.
Alex Haley
Malcolm X (Otobiyografi)
Çev: Yaşar Kaplan
6. Baskı
İnsan Yayınları
İstanbul
2003
600 sayfa.
Son olarak, yazının başında bahsettiğim, 1992 yılı yapımı ve baş rolde Denzel Washington'un oynadığı otobiyografik Malcolm X filminin frangmanı.