Bahtiyar Vahapzade - Gülüstan ve İstiklal şiirleri yorumu
Azerbaycan’ın ünlü halk şairi Bahtiyar Vahapzade’nin (Bəxtiyar Vahabzadə), Gülüstan ve İstiklal manzum hikâyeleri (poema), Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve istiklali konularını işleyen önemli eserlerinden.
Gülüstan (Türkçe Gülistan olarak geçiyor), daha 1959 yılında Sovyetler döneminde yazılan, yasaklı olan bir konuyu işleyen ve Vahapzade’yi halka sevdiren, halk şairi yapan bir şiir. İstiklal (Özgün adı İstiqlal) ise Azerbaycan’ın bağımsızlığından sonra 1999 yılında yazılan ve Gülüstan’ın devamı olan bir eser.
Kitap yorumu: Bahtiyar Vahapzade - Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
Bahtiyar Vahapzade’nin Gülüstan şiirinin konusu ve yorumu
Gülüstan manzum hikâyesi (poema), ismini 1813 yılında Rusya ile İran arasında Gülüstan köyünde yapılan “Gülüstan” (Gülistan) isimli antlaşmadan alıyor. Bu antlaşmaya göre, Azerbaycan toprakları İran ile Rusya arasında ikiye bölünüyor. Sonuçta Azerbaycan halkı da o zamandan bu yana ikiye bölünmüş durumda.
Şair, antlaşmaya imza atan tarafları “eynəkli cənab” (gözlüklü bey, Rusya tarafı) ve “təsbehli ağa” (İran tarafı) olarak tanıtıyor okura. Bu bölünme halen geçerliliğini koruyor. Kuzey Azerbaycan olarak adlandırılan şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti bağımsızlığını kazansa da Güzey Azerbaycan halen İran’ın yönetimi altında. Bu açıdan hâlâ güncelliğini koruyan bir konu.
“Min ləkə vurdular şərəfimizə
Verdik, sahibimiz yenə “ver” – dedi.
Lap yaxşı eləyib doğrudan, bizə
Biri “baran” – dedi, biri “xər” – dedi.
Bizi həm yedilər, həm də mindilər,
Amma dalımızca gileyləndilər.” (s. 79)
“Ağalar bilmədi birdir bu torpaq
Təbriz də, Bakı da Azərbaycandır.
Bir elin ruhunu, dilini ancaq
Kağızlar üstündə bölmək asandır.” (s. 81)
Kitap önerisi: Yusif Semedoğlu – Katliam Günü
Bahtiyar Vahapzade’nin İstiklal şiirinin konusu ve yorumu
Gülüstan peoması, 1959 yılında yazıldığında büyük ilgi gördü halktan. Sonuçta Vahapzade de 1999 yılında Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra “İstiklal” (İstiqlal) isimli bir manzum hikaye daha yazıyor. Gülüstan’ın devamı olarak. Eserin başında ise şöyle diyor:
“Gülüstan” adicə haraydı, haydı
Qulaqlar kar olur biz qışqıranda.
Mən onu yazanda şah zamanıydı,
Başqa bir zamandır indi İranda. (s. 82)
İstiklal, Gülüstan ile kıyaslandığında daha uzun bir şiir. Tabii artık işlediği konular yasak değil. Sonuçta Rusya ve İran ile ilgili görüşlerini, eleştirilerini rahatça dile getirebiliyor.
Özellikle İran’ın Güney Azerbaycan halkının hak ve özgürlüklerini elinden almasından bahsediyor. Azerbaycan dilinde okul olmaması, dilin yasaklanması ile ilgili sorunlara dikkat çekiyor.
“Yüz min erməninin məktəbi varkən,
Yirmi milyon türkə onu qıymadın.” (s. 84)
“İnsan olmaq üçün uşaq dil açar
Yasaqlar önündə biz dilsiz olduq.
Dil varsa, xalq da var, şan-şöhrət də var
Dil yoxsa, millət yox, heç varlıq da yox.”
“Soruşduq: – Dilimiz yoxsa, biz kimik?
– Farsdan dönməsiniz, – dedilər bizə.
Baxıb gözümüzün içinə dimdik,
Onlar qəsd elədi mənliyimizə. (s. 84)
Kitap önerisi: Kurban Said – Ali ve Nino
Vahapzade, İran’ın Azerbaycanlıları “farstan dönme” olarak nitelendirdiğini söylüyor şiirinde. Özellikle İran’da Azerbaycanlıların halen baskı altında olmasından dolayı İran ile ilgili daha sert eleştiriler dile getiriyor.
İran bir yandan İslam ve Müslüman olmaktan bahsederken, diğer yandan Müslüman olan Azerbaycan’dan yana değil Ermenilerden yana hiç çekinmeden tavır alabiliyor. Vahapzade de şöyle diyor:
“Minbərdən bağırdı söz gövşəyənlər:
“İslama hər yerdə dayağıq” – deyə.
Bizi darda qoyub “İslam” deyənlər
Niyə dayaq oldu bəs erməniyə?” (s. 94)
Diğer yandan Rusya ve Sovyet yönetimi ile ilgili sert sözlerini eksik etmiyor şair. Özellikle 20 Ocak 1990 tarihinde Bakü’de tanklarla sivil halka karşı yapılan katliamdan bahsediyor. Sonuç olarak şunu görüyoruz. 1813 yılında Azerbaycan’ı ikiye bölen İran ve Rusya, yıllar ve asırlar geçmesine rağmen halen Azerbaycan halkına karşı zulmünde vazgeçmemişti.
“Yaman acıq gəldi bu nifrət ona
Tankların altında əzdi milləti.
Sığdıra bilmədi dağ qüruruna
Təpə önündəki məğlubiyyəti.” (s. 87)
“Qatil gülləsinə qurban gedirkən
Gözünü sabaha dikdi şəhidlər.
Üçrəngli bayrağı öz qanlarıyla
Vətən göylərinə çəkdi şəhidlər.”
“O şənbə gecəsi, o qətl günü
Mümkünə döndərdik çox namümkünü.
Xalqın qəlbindəki qorxu mülkünü
O gecə dağıdıb sökdü şəhidlər”. (s. 87-88)
Şiirin büyük bir kısmında Rusya ve İran eleştiriliyor. Ancak yine de Vahapzade zaman zaman eleştiri oklarını “kendimize” de çevirmesini biliyor. Halkın içinde halka karşı olan düşmanlardan da bahsediyor.
“Meydan oxusaq da, çərxi-dövrana,
Bəzən özümüzlə üzbəüz olduq.
Düşməni əzsək də, mərdü-mərdana,
Bəzən düşmənimiz özümüz olduq.” (s. 86)
Bahtiyar Vahapzade
Gülüstan ve İstiklal (İstiqlal) poemaları
Sayfa 76 - 95 arası
Seçilmiş Eserleri Cilt 2
Bakü
Önder Neşriyyat
2004
320 sayfa.
Kitap önerisi: İsmayıl Şıhlı – Deli Kür
Bahtiyar Vahapzade’nin Müze Evi
Son olarak bu yaz ziyaret ettiğim Azerbaycan’ın Şeki şehrindeki Bahtiyar Vahapzade’nin Müze Evi’den bahsetmek istiyorum. Bu Vahapzade’nin çocukluğunu geçirdiği ev. Daha sonra Vahapzade bu evi bir çocuk kreşi olarak bağışlamıştı.
Vahapzede 2009 yılında hayatını kaybetti. 2018 yılında ise bu ev restore edilerek Bahtiyar Vahapzade’nin Müze Evi’ne dönüştürüldü. Ev, Şeki şehrinin en eski mahallelerinden birinde Kafkas Dağlarının eteğinde bulunuyor.
Müze ziyaretimden bir hatıra |
Bu Vahapzede müzesinin ziyaret ettiğinizde dikkat çeken bir özelliği var. Ziyaretçilere sadece Vahapzade ile ilgili bilgi vermiyor. Aynı zamanda muhteşem bahçesi ile adeta bir doğa ziyafeti de sunuyor. Bahtiyar Vahapzade’nin Müze Evi’nin bahçesi o kadar güzel ki ziyaret ettiğinizde bu cennetten bir köşe olan bu bahçeden çıkmak istemeyeceksiniz.
Bu bahçenin böyle bakımlı ve ziyaretçileri hayran bırakıyor olmasında müzenin müdürü Elşen Zekeriyyebeyli emekleri büyük. Kendisine buradan teşekkür etmeyi borç bilirim.
Yeni bir şairle tanıştım sayenizde, teşekkür ederim:)
Çok sevindim. İyi okumalar.