Kitap yorumu: N. K. Jemisin – The Stone Sky (Kırık Diyar 3. Kitap)

Kitap yorumu: N. K. Jemisin – The Stone Sky (Kırık Diyar 3. Kitap)


Yazar N. K. Jemisin’in “The Stone Sky” romanı, fantastik bilim kurgu türü Kırık Diyar Üçlemesi’nin sonuncu kitabı. Kitap henüz Türkçeye çevrilmedi. Ancak eğer başlığı olduğu gibi Türkçeye çevirecek olursak “Taş Gökyüzü” diyebiliriz. İlk iki kitabın çevirisini yapan DEX’in başlığı nasıl çevireceğini merak ediyorum. 


N. K. Jemisin – The Stone Sky kitap yorumu

Kırık Diyar serisine başladığımda yüksek beklentilerim vardı. Çünkü Beşinci Mevsim kitabı ile başlayan bu üçleme bilim kurgu ve fantastik kurgu alanında birçok ödüle layık görüldü. İlk kitabın bir kısmını okuduktan sonra o yüksek beklentiler konusunda umutsuzluğa kapılmaya başlamıştım. Ancak şimdi üçüncü kitap olan  The Stone Sky romanını bitirdikten sonra eminlikle söyleyebilirim ki gerçekten güzel bir bilim fantezi türü bir roman ve kitap serisi. Hatta serinin en iyi kitabının da sonuncu roman olan “The Stone Sky” olduğunu söyleyebilirim.

Kırık Diyar ile ilgili yorumlara baktığımızda birçok okur DEX’in yaptığı kötü çeviri ve editörlükten şikayet ediyor. Ben de önceki kitap yorumlarımda bundan bahsetmiştim. Bazıları ise kitaptaki cinsellik sahneleri ve eş cinsellik konusunun işlemesini eleştiriyor. Ancak tüm bunlar Kırık Diyar serisinin güzel anlatımı ve kurgusuna zarar vermeyecek türden. Genel olarak muhteşem bir eser olduğunu söyleyebilirim. Özellikle de yüksek teknolojiye sahip bir dünyanın nasıl kendi sonunu getirdiği ve dünyayı yıkıma sürüklediği konusunu işlemesi ayrıca önemli bir konu.

Kitap önerileri: En iyi fantastik kitaplar (35 fantastik seri ve roman)


“The Stone Sky” romanının konusu

Kırık Diyar Üçlemesi, belirli aralıklarla (birkaç yüzyılda bir) büyük bir yıkım yaşayan Issızlık (Stillness) isimli bir dünya sunuyor okura. Ancak okur daha ilk kitaptan bu dünyanın geçmişinde eski ve çok yüksek bir teknolojiye sahip bir medeniyet olduğunun farkında. Zaten en çok merak edilen de bu dünyanın nasıl sürekli büyük yıkımlar yaşayan bir yer haline geldiğiydi. İşte,  The Stone Sky bize bu merak edilenlerin cevabını veriyor ve üçlemedeki en büyük gizemleri çözüyor.

The Stone Sky iki farklı zaman dilimindeki olayları anlatıyor. Birincisi ana karakter Essun’un yaşadığı dönem. Onun yaşadığı topluluk, yeni bir yıkım yani “beşinci mevsim” yaşayan dünyada hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer yandan Essun’un kızı Nassun da kendi orojeni güçlerini keşfetmeye başlar. Her ikisi de yıkımın eşiğinde olan dünyayı düzeltmek için bir girişimde bulunuyor. Bu karakterlerle okur zaten önceki kitaplarda tanışmıştı. 

Bakınız: Kitap yorumu: N. K. Jemisin - Beşinci Mevsim (Kırık Diyar Üçlemesi 1.Kitap)

Kitap yorumu: N. K. Jemisin – The Stone Sky (Kırık Diyar 3. Kitap)
Yazar N. K. Jemisin

İkinci önemli anlatım ise önceki kitaplarda Hoa ismi ile bilinen taş yiyenin 40 bin yıl önce daha dünyada ilk büyük yıkım yaşanmadan önceki öyküsü üzerine. O zamanlar Houwha ismini taşıyan ve henüz bir taş yiyen olmayan Hoa’nın öyküsünü öğreniyoruz. Evet, Hoa 40 bin yaşında bir varlık ve ölümsüz. Nasıl böyle olduğunu da kendisi anlatıyor. Ayrıca yaşadığı dönemdeki büyük uygarlık ve süper teknolojiye sahip medeniyetin nasıl çöktüğü ve dünyada sadece birkaç milyon insanın kaldığının ilginç ve çarpıcı öyküsünü da anlatıyor. 

Hoa kendisinin ne olduğunu ve bu dünyada orojeni ismi verilen güçlerin nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor:

“Because we tuners are not orogenes, you see. Orogeny is what the difference of us will become over generations of adaptation to a changed world. You are the shallower, more specialized, more natural distillation of our so-unnatural strangeness. Only few of you, like Alabaster, will ever come close to the power and versatility we hold, but that is because we were constructed as intentionally and artificially as the fragments you call obelisks. We are fragments of the great machine, too – just as much a triumph of genegineering and biomagestry and geomagestry and other disciplines for which the future will have no name. By our existence we glorify the world that made us, like any statue or scepter or other precious object.”

Özet olarak anlatacak olursak bu alıntıyı, Hoa’nın türü, insanlar tarafından bir deney olarak yapılır. Hatta büyük bir makinenin parçaları ve araçları olarak tasarlanırlar. Ancak insanların daha fazla güç, daha fazla enerji, daha büyük şeyler yapma açgözlülüğü sonuç olarak dünyanın yıkımına yol açar. Öyle ki 40 bin yıl geçmesine rağmen bu muhteşem uygarlığın kalıntıları hala nefes kesmeye devam ediyor. Essun, Nassun ve diğerleri bu ölü uygarlığın kalıntıları arasında seyahat eder ve bir zamanlar nasıl muhteşem yapılar inşa ettiklerini görürler. Hatta o kadar ki dünyanın tam merkezinden geçen tünelleri ve seyahat eden araçları bile var. Hoa da bu süper teknolojik dünyada geliştirilen en büyük makinenin bir parçası olarak tasarlanır. Genetik olarak geliştirilen bir tür. Şöyle diyor:

“The great machine called the Plutonic Engine is the instrument. We are its tuners.”

Tabii taş yiyenlerin insanlar tarafından bir araç olarak geliştirilmesi, daha sonra buradan orojenlerin türemesi ve bunların temelinin hepsinde “sessapinae” (sessapine) var. 

Bakınız: Kitap yorumu: N. K. Jemisin – Sütün Kapısı (Kırık Diyar 2. Kitap)

Kitap yorumu: N. K. Jemisin – The Stone Sky (Kırık Diyar 3. Kitap)



Bilim, teknoloji ile büyü ve fantastik kurgu

Bu seri, bilim kurgu ve fantastik kurgunun bir birleşimi. Çünkü bir tarafta bilim kurgu öğeleri olan süper teknoloji ve yüksek bilime sahip bir uygarlık var. Diğer yandan ise orojeni güçleri olan insanlar ve tüm dünyayı çevreleyen ve “büyü” ismini verdikleri yaşamın kaynağı olan bir güç var. İşte, Nassun gibi insanlar da belli bir süre sonra orojeni güçlerini bırakarak bir üst aşama olan büyüyü sezmeye ve kullanmaya başlarlar. İşte her şeyin temelinde bu büyü var. Tabii bir de Toprak Baba ismiyle öne çıkan dünyanın kendisinin de canlı bir varlık olarak öne çıktığını görüyoruz. 

“Magic, Steel called the silver. The stuff underneath orogeny, which is made by things that live or once lived. This silver deep within Father Earth wends between the mountainous fragments of his substance in exactly the same way that they twine among the cells of a living, breathing thing. And that is because a planet is a living, breathing thing; she knows this now with the certainty of instinct. All the stories about Father Earth being alive are real.”

Sonuç olarak şunu söyleyebilirim. Bu serinin henüz ilk iki kitabı Türkçe’ye çevrildi. Ayrıca öyle görüyorum ki Türk okurlardan çok az ilgi gördü. Ancak bence çok muhteşem bir üçleme. Tabii yazının başında da dediğim gibi serinin gerçek değerini anlayabilmek için üçüncü kitabı da okumak gerekiyor. Bazı edebiyat sitelerinde bu seri 21. yüzyılın en iyi fantastik kitaplarından biri olarak nitelendiriliyor. Bu nitelendirmeyi hak eden bir yapıt olduğunu söyleyebilirim.

Kitap yorumu: N. K. Jemisin – The Stone Sky (Kırık Diyar 3. Kitap)


N. K. Jemisin

The Stone Sky 

Kırık Diyar 3. Kitap

Broken Earth Trilogy Book 3

Yayıncı: ‎Orbit

2017

464 sayfa.

Next Post Previous Post
No Comment
Add Comment
comment url

Benzer yayınlar