Bahtiyar Vahapzade – Şeb-i Hicran (Fuzuli’yi anlatan manzum hikâye yorumu)
Azerbaycan’ın halk şairi Bahtiyar Vahapzade, “Şeb-i Hicran” isimli manzum hikâyesinde (poema), Azerbaycan Türkçesinde eserler veren Türk divan şairi Fuzuli’nin hayatı, aşkı, eserleri, yaşadıkları, hüznü ve ölümünü anlatıyor. Kısaca Fuzuli’nin yaşamı ve sanatına odaklanan güzel bir manzum hikâye olduğunu söyleyebilirim.
Kitap yorumu: Bahtiyar Vahapzade – Şeb-i Hicran
Bahtiyar Vahapzade, Şeb-i Hicran şiirini 1958 yılında yazdı. Bu manzum hikâye ile Vahabzade kendisi için önemli bir yere sahip olan Fuzuli, hayatı ve eserlerine dikkat çekiyor. Aslında ünlü bir şair olmasına rağmen Fuzuli’nin yaşamının kederle dolu olduğundan bahsediyor. Yaklaşık 75 sayfalık bu eser, kısa ve özet bir şekilde ve aynı zamanda akıcı bir şiir dili ile bize ünlü Azerbaycan ve Türk şairinin destanını sunuyor da diyebiliriz.
Şiir önerisi: Bahtiyar Vahapzade - Gülüstan ve İstiklal şiirleri
Şeb-i Hicran şiirinin konusu
Vahapzade, Şeb-i Hicran şiirinde bütünyle Fuzuli’nin yaşamı ve eserlerine odaklanıyor. Ancak şiirin kendisinin birkaç bölüme ayrıldığını ve kendi içinde farklı konuları içerdiğini söyleyebiliriz. Bu konuları özet olarak şöyle sıralayalım.
- Fuzuli’nin gençlik yılları ve Leyla’ya aşık olması
- Azerbaycan dilinde eserler vermesi
- Leyla’nın aşk acısını yaşaması
- Hamse (Leyla ve Mecnun’u) yazması
- Sultana şikayet
- Vatan (Azerbaycan) hasreti
- Kerbela ziyareti ve ölümü
Bu konulardan kısaca bahsetmeden önce şiirin isminin nereden geldiğinden bahsedelim. “Şeb-i hicran” (Şəbi hicran) ifadesi, Fuzuli’nün ünlü gazellerinden biri olan “Beni Candan Usandırdı” (Məni candan usandırdı) şiirinden geçiyor. Şiirdeki ilgili kısım şöyle:
“Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyadır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı”
Fuzuli - Beni Candan Usandırdı (Məni candan usandırdı)
Sonuç olarak Fuzuli de bu aşkın ateşi ile oturup bir “şeb-i hicran” gecesinde Leyla ve Mecnun eserini yazar. Vahabzede, Nizami gibi bir üstadın da daha önce içinde Leyla ve Mecnun’un da bulunduğu beş eserden oluşan Hamse’yi kaleme aldığından bahsediyor. Fuzuli’nin en büyük farkı ise bu eserleri kendi ana dili olan Azerbaycan Türkçesinde yazması. Tabii, Nizami gibi bir şiir ve söz ustasının da dönemin şartlarından dolayı büyük eserlerini Farsça yazdığı açıklamsına yer veriliyor.
Bakınız: Nizami Gencevi - Sırlar Hazinesi (Epik şiir)
Vahapzade genel olarak Fuzuli’nin keder dolu ve üzüntülü bir yaşamı olduğundan bahediyor. Zaten şiirin başlarında şöyle diyor:
“Üzündən, gözündən tökülür kədər,
Qəmlər dövlətidir, dərdlər vardırı.” (s. 15)
Fuzuli (1494 - 1556), Irak’ın Kerbela şehrinde doğmuş, Bağdat’ta yaşamış ve yine Kerbela’da yaşamımı yitirmişti. Tabii Bağdat’ta yaşadığı dönemde bu şehir bir süre Şah Tahmasp’ın (Sefeviler) eline geçer. Daha sonra da Sultan Süleyman’ın almasıyla Osmanlı’nın olur.
Vahapzade de burada Şikayetname başlıklı bölümde, Fuzuli’ye nasıl Sultan tarafından maaş bağlandığını ama rüşvetçi yerel yöneticilerin buna pek aldırmadğından bahsediyor. Zaten Fuzuli de ünlü bir şiirinde bunu anlatırken “rüşvet değil diye selamını bile almadılar” diyor.
Sonuç olarak Şeb-i Hicran’ın Azerbaycan halk şairi Bahtiyar Vahapzade tarafından başka bir ünlü Azerbaycan şiir ustası Fuzuli’ni anlattığı güzel bir şiir, hayatı ve eserlerine ışık tutan manzum hikâye olduğunu söyleyebilirim.
Kitap önerisi: Bahtiyar Vahapzade - Özümüzü Kesen Kılıç (Göktürkler)
Bahtiyar Vahapzade
Şeb-i Hicran (Şəbi hicran)
Sayfa 1-75 arası
Seçilmiş Eserleri Cilt 2
Bakü
Önder Neşriyyat
2004
320 sayfa.
Fuzuli Kantatı
Son olarak bestekar Cahangir Cahangirov’un Fuzuli Kantatını (Füzuli kantatası) dinlemeyinizi öneririm. Fuzuli’nin yukarıda bahsettiğim “Beni Candan Usandırdı” şiiri üzerine yazılmış güzel bir müzik eseri.